KADIN ve SANAT

KADIN VE SANAT

14.11.2016 Hatice BOYAMALAR AKKAYA

Yeniden doğuşu ifade eden Rönesans; öncesindeki yunan ve roma felsefe ve kültürünün ortaya çıkarılmasını sağlamıştır.

Yunan sanatında ilk kez insanın, Mısır ve Mezopotamya’da düşünüldüğü gibi tanrıların çocukları, temsilcileri, hizmetkarları ya da köleleri değil, ünlü filozof Protagoras’ın dediği gibi insanın herşeyin ölçüsü olduğu düşüncesi egemen olmuştur.

Kesin olarak insan aklına dayanan bir sanat oluşumu ile insanın kendini çevreleyen dünya denilen gezegen ile hesaplaşarak ona egemen olan, kendi iç dünyasını tanıma ve sonuç olarak kendisini bulma çabasını etkili biçimde yansıtan, ince parmakları, narin ve estetik yapısı, engin düşüncesi ile yaratan kadın olduğu tartışılmazdır.

Sanatta denge,uyum, düzen, oran, ölçek gibi kavramları dile getirenler de sanatla varlığını tümleştiren kadındır. Bunlar insan aklında varlığını bulan kavramlardır ve hayvansı vahşiliğin, bilgisiz barbarlığın, dizginlenemeyen tutkuların tam karşıtıdır.

Yaşamanın güzelliği, sevinci ve derinliğini anlatmaya hizmet eden, ölülerin dünyasını yücelten, güçlüleri ve hükümdarları tanrılaştıran değil, özgür insanlardan oluşan toplumu yücelten aktiviteleri ile kadın, aynı zamanda sanatta özgürlüğün de simgesi olmuştur.

Aklın üstünlüğü ile kadın, yüzyılının katı entellektüelizm karşıtlığını, skolastik düşüncenin yarattığı dogmatizmi yıkmaya yöneliyor iken teknik gelişmelerin ışığında Rönesans’ın başlamasına büyük katkı sağlamıştır.

Kendi doğası ile buluşmaya çalışan bir kadın ressam olan Frida Kahlo Calderon, resimleri ile acı ve gerçekliği yansıtıyor, esasen ülkesi Meksika’nın kültürü ve devrimci ulusal kimliğine ilişkin düşüncesini fırçası ile tuvale aktarıyordu. Bundan da anlaşılması ve çıkarılması gereken özet, kadın sanatı ile devrimci hareketin öncülüğünü de almıştır.

“Guernica” adlı yapıtı ile tarihin en etkileyici politik yapıtları arasında yer alan, insanın vücudunu tuvale aktaran, beş hayat kadınını anlatan ‘Avignonlu Kadınlar’ adındaki ünlü yapıtı ile yankı uyandıran, aynı şekilde şiddet içeren üslubu ile Eros ve Thanatos’un erotik portrelerini de yapan Picasso, “Kadınlar ya tanrıça gibidir ya da paspas gibi” söylemi ile sanatçılar, entellektüeller ve özellikle de kadınlar tarafından çokça tepki görmüş ve eleştirilmiştir.

Picasso gibi ünlü bir ressama eleştirileri ile galebe çalan, kadın vücudunun seks objesi olmadığını haykıran ve insanı öne çıkaran hareketin başını çeken, doğurduklarını biçimleyerek modern toplumları oluşturmak yolunda mücadelesini her platformda sürdüren tüm kadınlara selam olsun.

@HER HAKKI SAKLIDIR.
http://www.otuzbeslik.com/yazilar/kadin-ve-sanat